Şimdi ben buraya oğlumla ilgili olmayan (!) ve hatta siyasi bir şeyler yazınca sevgili eşim bana işaret fişeği gönderiyor. Tamam ama bu bir günlük aslında. 1984 romanındaki gibi olmasın. Bir gün Denizhan aklı erip de ne tuhaf bir ülkede, ne değişik kurgulanmış bir global dünyada yaşadığını farkedince küçük dilini yutmasın. Okusun, hepsinin aslında planlanmış olduğunu anlasın.
Yani aslında x partisi veya y partisi var ve bunlarında liderleri var zannediyoruz. Ya değilse?
Özgür hatta dünyanın gelmiş geçmiş en özgür zamanlarından birinde yaşadığımızı düşünüyoruz, bunca teknoloji, bunca iletişim, bunca mutfak ıvır zıvırı bizim için mi? Gerçekten mi?
Peki çocuğunuza özgür iradenizle mi sevgi ve eğitim veriyorsunuz? Emin misiniz?
Aşağıya 1 video ve bir yazı linki ekliyorum.
Türkiye'de politika
Vulgar Bir Çağda Ebeveynlik
Bir de bir yerlerde bir video izledim de şimdi linkini aradım taradım bulamıyorum. Kısaca özetlersek şöyle diyordu videoda konuşan Prof. Dr. Sabiha Paktuna: Dünyada 287 (bunu yanlış hatırlıyor olabilir) kültürde annelere sormuşlar: "Bebek geceleri nerede uyur?"
Amerikan toplumu ve gene bu kültürün etkisindeki kültürden kadınların hepsi "NE? Bebek annesinin yanında yatar." demişler.
Nitekim 2 aylıktan beri odasında melekler gibi uyuyan oğlum 8 aylık olduğunda çığlıklarla gecede 20-30 kere beni çağırmaya başladığında ben ya alerji, ya gaz diyordum. Doktorumuz Sabiha Hanım'ın önerisiyle minik - babasının tabiriyle herif- bizim odaya geldi. Arada çok mık mık larsa hem ona kıyamamaktan hem de annesinin beli uzun zaman önce beşiğe koy-al davasından dağıldığından aramıza yatırıyoruz. Misler gibi uyuyor. Bazı geceler babasını yataktan düşme raddesine gelinceye kadar sıkıştırıyor- sokuluyor, bazı geceler beni. Bakmaya doyamıyoruz.
Dolayısıyla benim uzun süre önce oğlumun bünyesinin almaması sebebiyle vazgeçtiğim tüm yöntemler şimdi ÇÖP'te.
Nokta.
Not: Nokta'dan sonra not işin içeriğini hafifletiyor ama ne yapalım :P Üstteki fotograf oto- koltugunda, alttaki fotograf oğlum yanımıza taşındıktan sonra yataklarımız yan yana. Saçını da biri taramış, sağolsun...
Ozge, yazilsa yazilacak o kadar cok sey var ki! Bazen yazayim diyorum, bazen de sadece guzel seylerden bahsedeyim, pollyannacilikta devam edeyim. TR'deki gundemler, konusulanlar, yazilanlar, teoriler insani o kadar cok yoruyor ki! Paranoyak olmamak elde degil! Bir de donus stresi basladi bende bu ara, Allah sonumuzu hayir etsin ne diyeyim!
YanıtlaSilDenizhan ne kadar buyumus masallah, cok yakisikli olmus :)
Yontemler konusunda da galiba en iyisini yine annelik icgudusu biliyor, kitaplar, yontemler de bir yere kadar. Simdiye kadar kac anneden ayni seyi duydum, okudum, sonucta hepsi kitabi bosverip cocuk icin en iyisine inandiklari yolu tercih ettiler. Kojo basindan beri kitap okumamakta israrliydi, simdi ben de ona uydum, aldigim kitaplara el bile surmedim hala :))
Sevgiler
Banu
Sevgili BB Banu:)
YanıtlaSilAnne olunca zaten kötü haberleri seyretmek/okumak bile istemediğin dönemler oluyor, yani "İçeride bir melek yatarken işim mi yok?" babında.
TR'ye dönmek konusunda ise adaptasyon sürecinde B vitamini, bir tutam vurdum duymazlık, 2 kaşık kısmi körlük(görmemezlik)ve 1 bağ geçici amnezi tavsiye ediyorum :P
Haklısın, Dnzhn büyüyor her gün, ve hızına inanamıyoruz.
Daha da eğlencelisi artık karşında kendini her geçen gün daha iyi ifade eden bir "karakter" var, kendi seçimleri, huyu, suyuyla. Sadece ağlayarak değil, istemediği şeyleri farklı itiraz nidalarıyla gösterebiliyor.Bizi yanına çekmek için "flörtöz" bakışlar ve "şirin şuh" kahkahalar atıyor. Henüz manipule etmese de yakındır:)
Kitaplar konusuna gelince mutlaka bir kısmından belirli bir nosyon/losyon alabiliniyor ama önemli olan sadece kendi iç dünyamda yansıması olan şeyleri hayatımıza sokmak. Zaten bize ait olmayan bir yöntem bebeği de dinleyince "doğal seleksiyona" uğruyor.
Not: Benim eşim de hiç okumadı ve okumak istemedi. Bilge bilge oturuyor iç sesiyle:)