Pazartesi, Aralık 28, 2009

Süt Cafe 1_Sonu tatlı biten öyküler...

Süt Cafe bildiğiniz tarzda fiziksel bir mekan değil. Bizim uydurduğumuz bir isim. "Memeye gitmek"ten daha eğlenceli bize göre. Mesela oğlumun süt saati gelince, süt cafe'ye gidiyor. Süt Cafe'nin sahibi olan annesi 1 dakika önceden hazırlanmaya başlıyor, 2 pınarı da ıslak kokusuz mendille siliyor ki, küçük aslan temiz bir tabakta yemek yesin:) gibi kelime oyunları oynuyoruz...

Gelelim süt cafelerde neler olduğuna?



Mümkünse bebeğin anne sütü vermesi çok önemli, bunu artık dünya alem biliyor.
Eskiden mamaların da aynı görevi gördüğünü söyleyen tıp çevreleri artık"En iyisi anne sütü, ardından başka bir annenin sütü, en son alternatif mama" söyleminde birleşti.

Tabi mümkünse... Benim imkanım oldu, en az 1 sene anneliği iş edindim. Elimden gelenin en iyisini yapmak da görevim o zaman :P

Süt vermek, süt verebilmek öyle kolay bir hadise değilmiş, insan yaşarken öğreniyor. Bir kere pek çok şartı şurtu var. Ve bu konu da ciddi bir uzmanlık dalı, kitapla eğitimle birazcık fikriniz olsa da, ancak yaşarken öğreniyorsunuz.

İlk haftalarda süt vereceğim zaman, evde bir koşuşturmaca başlıyordu. Bir düzene girene kadar bebek ağlarken ve yanağına dokundurulan parmağı jet hızıyla yakalama refleksi ile açlığı anlıyorduk. Ben kendimi ilk bulduğum koltuğa atıyordum, göğüs ucumu siliyordum, bir 2. kişi  önlük ve göğüs ucu getirirken, 3. kişi bebeği kucağıma yerleştiriyordu. İşlem başladıktan sonra da tutulmamak için sağıma soluma yastıklama işlemi başlıyordu. Süt içme prosedürü tamamlanınca bebeği biri benden alırken, ben göğsüme göğüs ucu kremlerini sürüyordum. Çok basamaklı işler... Bir de daha dokular alışmadığı için çekilen acılar var ilk zamanlarda.

Tüm hikayeler böyle mi? Yok canım. Bir başka arkadaşım ki o da emziriyor, bizlerin birbirimize verdiği akıllara ve metin olma destanlarına gülüyor ve anlamıyor. Onun için olan biten her şey yolunda gitmiş en başından beri. Şanslı kız. Böylesi de olabilir, ne güzel.

Ama en önemlisi her şey ve herşey geçiyor, bitiyor, unutuluyor. Başarılı olduğunuz hangi iş kucağınıza düştü? Pek çok şeyi göze alarak yola çıkıp, başarıp, kupayı alıp dönmek klasik hikaye. İşte bu da öyle. Bir süre bazı sıkıntılar yaşanıyor ve geçiyor ve hatta unutuluyor:)

Bu fotograflarda Denizhan 15 günlük olmuş, utangaç utangaç gülümsüyor bile :) Demek ki karnımız tok, Süt Cafe'den memnun ayrılmış müşteri. Tabi şimdilik:)

3 yorum:

  1. Denizhan gülümsüyor gerçekten, sanırım "doğru yere gelmişim" diyor.

    YanıtlaSil
  2. Merhaba,
    Oğlumla ilgili internette birşeyler ararken blogunuzu yeni farkettim. Benim oğlumun ismi de Denizhan. Biz de 12 Nisan 2010'da dünyaya geldik. Başka bir sitede de doğum hikayenizi okudum oradan da bu sayfalara ulaştım ve doğum hikayelerimizin benzerliğine çok şaşırdım. Bizim de normal doğum yapacakken 2 cm ler yüzünden çok bekledik, sancılara dayanamayıp 41. haftada mecburen sezeryana girmek durumunda kaldım. Bizim Denizhan'ımız da sizin Denizhan'ınızla benzer özellikler göstermekte... İsim kişiliği etkiler derler ya, gerçekten doğru mu acaba? Kolaylıklar diliyorum...

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Kınalı Keklik,
    Umarım Denizhan'lar keiyfle, sağlıkla büyür, çok mutlu olurlar:)
    Dediğinize %100 katılıyorum, ben de ismini koymadan önce çevredeki Denizhan'ları araştırmıştım:P
    Siz neden yazmıyorsunuz artık, sizi de okumak da büyük keyif?
    Sevgiler ve kolaylıklar...

    YanıtlaSil

Yaşanan her an, hissedilen her duygu benzersiz ve "1" kerelik. Unutmamak için yazıyor ve paylaşıyorum...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...