Salı, Haziran 29, 2010

Seloteyp

Denizhan ve ben doğumdan sonraki 3. günden beri evde yalnız değiliz. Arada bir iki kesintiye uğrasa da, 1 aylık bir zaman dilimi dışında evde hep bir yardımcı ablamız vardı. Sosyetiklikten ziyade beceri meselesi, hem bebek, hem ev işi, hem yemek benim kitabımda "imkansız" ya da "afet" kelimeleriyle eş anlamda. Şımarıklık değil kapasitesizlik denebilir. Oysa tasarımcı bir mimar olarak üstlendiğim projelerin kontrolunda vs. gerekirse erkeklerle aynı ağır şartlarda, çamurda, güneşte, ofiste uzun mesailerde çalıştım ve çalışırım iddiasındayım. Da ev insanı değilim belli ki. Not düşmeylim ki, bunu becerenlere hayranlığım büyük.
Hala evde olmama ve hatta evde olma isteğime şaşıranlar da var arkadaşlarımdan:
-"Yahu sen hiç böyle bir kız değildin!"
-"A, nasıl yani?"
-"Yani çok domestik değil hani, biraz erkek çocuğu hallerin falan."
-"Bilmem, mutluyum böyle ben."
Tekrar çalışmayı, üretmeyi çok çok istiyorum ama daha esnek çalışma saatleri, çoğunlukla evden çalışma imkanı gibi yeni kıstaslarım var. Ucu bucağı gelmez mesailer, imkansız görünen teslim tarihlerine yetişmeler, korkunç stresler kapı dışarı.Diyorum böyle güzel güzel de bakalım neler olacak...
Devam edelim...
Doktorumuzun da sıkı sıkıya altını çizdiği üzere oğlumun uyku-beslenme-temizlik gibi işlerinin hepsi bende. Anne evdeyse bu işleri başkasının yapması yasak, tek lokma bile verilmeyecek şeklinde. Bol bol oyun da oynuyor, kuduruyoruz. Zaten ayrılık anksiyetesi beklendiği üzere kapımızda, kucağımdan inmediği zamanlar çoğaldı, babası arada "Anneye bu kadar çok ilgi, bana bu kadar az, kıskanıyorum ama ayıp." diyor oğluna:)
Geçen hafta yardımcı ablamız kendiyle ilgili bir mazeretten dolayı ayrılmak zorunda kaldı bizden :( Alışmıştık, çok üzüldük. O kapının ağzında gözyaşlarını saklasa da, bizden ayrılıp aşağı inerken merdiven boşluğundan gelen hıçkırık sesleri benim de içimi mangal etti. Denizhan için ise daha zor tüm bu tür şeyler, değişimler, giden insanlar. Sevgi ve gönül gözünden gayrı, tam olarak anlaşamıyoruz minik melekle, küçük daha tabi. Kocaman insanlar bile saatlerce konuşup yanlış anlaşırken? O soramıyor ki "Nerede Sevda?". Biz anlatamıyoruz ki "Bu bu sebepten gidiyor ablan ama seni çok sevdi, hala seviyor." diye. Hele ilk akşam yemek sırasında mama sandalyesinde bir sağa bir sola,döne döne arkasında mı acaba Sevda diye kontrol edişi yok mu. İçim cızzz etti bir daha.
Daha önceden doktorumuzla bu değişikliğin olacağını konuştuğumuzda "Çok çok sıcak ve daha yakın bir ilişki kurun." dedi. Ben böyle tariflere bayılıyorum zaten, kafamın içi boş bir hamam gibi çınladı bunu duyunca, "Ne demek ki bu acep? Ne yapmam lazım?"
"Zaten yakınız???" diye geveledim, doktor hiç ilgilenmedi.
Muayenehaneden çıktıktan sonra aramızda konuştuğumuzda ortaya çıktı ki; eşime göre şu anki mevcut durumdan daha yakın bir durum ancak ikimizi göbeğimizden birbirine seloteyplerse mümkün olabilirmiş:) İkimizin de komik gözüktüğü bu poz aslında seloteyplenmeye uygun bir andan.Bu sıcaklarda almayalım... Bir oh diyelim elimizden geleni yaptığımıza dair. Yeni ablamız başladı bugün, macera devam ediyor.

4 yorum:

  1. Amaaan, bu yardımcı derdi de gerer anneyi. Çalışırken ne çektim kuzucuklarımı kime emanet etsem acaba diye. Yerlisi başka türlü, yabancısı başka türlü dert. İyi yapmışın be bacım yardımcın olunca bebeğinle daha keyifli vakit geçiresin olur sanki:)

    YanıtlaSil
  2. Çocuklar için ayrılıklar çok zor oluyor ama çok kısa sürede de unutabiliyorlar:) Yakında unutur. Yeni yardımcıyla iyi şanslar.

    YanıtlaSil
  3. Yok şımarıklık değil de şans derim ben böyle anneliğe. Gece de kalıyor mu?

    YanıtlaSil
  4. -Crebro, unutur elbet, teşekkürler:)Siz anne-baba olarak büyütüyorsunuz Arel'i ya, madalya size:)
    -Tülay, sadece gündüzleri. Geceleri evde biz bize olmak istiyoruz, bu kadarını becerelim bari:P

    YanıtlaSil

Yaşanan her an, hissedilen her duygu benzersiz ve "1" kerelik. Unutmamak için yazıyor ve paylaşıyorum...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...