Önce Denizhan'ın fotografını anlatayım. Zamane bebelerini farketmeden o kadar elektronik yetiştiriyoruz ki akılları karışıyor. Bu fotografı çektikten az sorna Denizhan sağ arkada ayakları görünen arkadaşımın kırmızı ayak tırnağına parmağıyla bastı. Parmağın muzip sahibi de o basar basmaz "Bip!" sesi çıkarınca bizimki iyice parmaklara dadandı tahmin edersiniz, Fisher-Price sağolsun:)
Konu başlığına geri dönerek devam edersek...
Yazının adı kaş yaparken göz çıkarmak da olabilirdi aslında:) Bu 2. fotoğrafı Selamiçeşme Parkı'nın dışındaki yaya kaldırımında çektim. Denizhan'ı götürmek için en sevdiğim park budur. Genelde puseti rahatça yürütebilecek geniş kaldırımlar vardır çevresinde. Ama burada gördüğünüz gibi bir karışıklık var. Çevreye duyarlılık adına Atık Toplama Konteyneri yerleştirilmiş, harika bir fikir!
E peki ben puseti nereden süreceğim? Araç yoluna mı inmeliyim? O zaman bir tuhaflık yok mu bu işin içinde?
Hepsi bir anda olamaz mı, hem çevreye, hem bebek arabasına, hem engelliye duyarlı olamaz mı bu şehir ve bu şehrin sıkı paralar kazanan belediyeleri?
İşim gereği şehrin engellilere uygun hale getirilmesiyle ilgili bir kaç kitap okumuş olsam da insan en iyi kendi başına gelince anlıyor. Devasa yüksekliklerde kaldırımlardan yola inip, bizi görünce frene basmak yerine gaza basarak "Güçlü genler hayatta kalır ve soyunu devam ettirir." teorisini destekleyen ve test eden şoförlerden hızlıca kaçıp karşı kaldırıma tırmanmaya çalışıyoruz. Aslında sağolsun belediyemiz bazı kaldırımlara bir rampa yapmışlar. İşte burada gene şoförler devreye giriyor ve bu az sayıdaki rampanın önüne park ederek gen teorisini gündelik hayata uyarlamaya devam ediyorlar:)
*Çarşamba günü parka gittiğimde konteynerin yeri değiştirilmişti. Demek ki belediyede gizli bir okurum var Ha ha :P
*Çarşamba günü parka gittiğimde konteynerin yeri değiştirilmişti. Demek ki belediyede gizli bir okurum var Ha ha :P
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yaşanan her an, hissedilen her duygu benzersiz ve "1" kerelik. Unutmamak için yazıyor ve paylaşıyorum...