Perşembe, Şubat 04, 2010

Ufak Şeyleri Dert etmeyin

Tam da ihtiyacım olduğunda bir yazı çıkar karşıma. Okuyunca biraz ferahlarım. Bunu evrenin, meleklerimin, tanrının, ya da adına her ne derseniz o olsun, ama göklerdeki bir dostumuzun mizah anlayışına veririm. Bu farkına varışla en yalnız olduğumu hissettiğim anda aslında ASLA yalnız olmadığımı gene hatırlarım. (sonra gene unuturum kesin) Çarpık bir tebessüm yüzüme yerleşir... Aslında hep var beni gülümsetecek ve sığındığım köşeden dışarı çıkartacak bir şey. En başta oğlum var, oturamam öyle köşelerde. Depresyon bile bir lüks tüketim ürünüdür, çalışan koşturan, didinen insanların yeri olan varoşlarda barınamaz. sözü gelir aklıma... Beklentini düşür, bekleme derim gene...
******


Kaynak: Ufak Şeyleri Dert etmeyin, Dr. Richard Carlson (gönderen Özlem'e teşekkürler...)


Birçok felsefenin en temel mânevi ilkelerinden biri, hayatın belirlediğiniz gibi olmasında ısrar etmeyip, yüreğinizi o anda “olanlara” açık tutmak düşüncesidir. Bu düşünce çok önemlidir, çünkü içimizdeki mücadelelerin çoğu hayatı kontrol etme arzusundan ve gerçekte olduğundan farklı hale getirme ısrarından kaynaklanmaktadır.  Ne var ki, hayat her zaman  istediğimiz gibi değildir…  sadece olduğu gibidir.  




Bizim huzurumuz,  o anın gerçeğini ne kadar kabul edebildiğimize bağlıdır.
Hayatın nasıl olması gerektiği konusunda önceden oluşturduğumuz kavramlar varsa, bunlar, içinde yaşadığımız anın tadını çıkarmamıza ve o durumlardan ders almamıza engel olur. Bu yüzden, belki de bizim için mükemmel bir uyanışa yol açacak olayların değerini anlayamayız.
Bir çocuğun yakınmalarına, ya da eşinizin hoşnutsuzluğuna tepki göstermektense, yüreğinizi açın ve o anı olduğu gibi kabul etmeye çalışın. Onların sizin beklediğiniz gibi davranmayışlarına itiraz etmeyin. Ya da, üzerinde epey çalışmış olduğunuz bir proje reddedildiği taktirde, bozguna uğramış gibi hissetmeden, “Ne yapalım, gelecek sefere kabul ettiririm” diye düşünün.  Derin bir soluk alın ve tepkinizi yumuşatın.
Yüreğinizi bu şeklide açarken amacınız yakınmalardan, reddedilmekten, ya da, başarısızlıktan hoşlanıyormuş gibi görünmek değildir; sadece hayat umduğunuz gibi gerçekleşmediği zamanlarda, bunu kolayca kabullenebilecek hale gelmektir. Günlük yaşamın zorlukları içinde yüreğinizi açmayı öğrenebilirseniz, o güne kadar sizi hep rahatsız etmiş olan şeyleri artık sorun olarak görmeyi bırakırsınız. Perspektifiniz derinleşir.  Mücadele ettiğiniz şeylerle savaşmaya başladığınız zaman hayat gerçekten bir savaş haline gelebilir. Tıpkı bir ping pong maçına döner ve siz kendinizi top yerinde bulursunuz. Oysa, kendiniz o anın  akışına bırakıp, olanları telaşsızca kabullendiğiniz taktirde içinizde daha huzurlu duygular belirecektir. Karşınıza çıkacak küçük zorluklar üzerinde bu tekniği deneyin. Giderek aynı bilinçli davranışı daha büyük olaylar üzerinde de uygulayabilir hale geleceksiniz. Bu da gerçekten çok güçlü olmanızı sağlayacaktır.

3 yorum:

  1. ozgecim hayatinizda boyle pasa gibi yataginda poz veren bir "bundle of joy" varken zaten hayata ve akisa guvenmemeniz haksizlik olur :) ben bu resmi cok begendim bu arada, cidden 6. ay olgunlugu gelmis beyimize. yeni tulumu da cok sirin. sana da gecmis olsun tekrar, hizla iyi hissetmen dilegiyle

    YanıtlaSil
  2. Denizhan ve Kankaları :)
    Spritüel bir söylem olmuş Erkut Bey, sizi tanımasam ... :P

    YanıtlaSil
  3. Cokkkk artistik bir poz olmus..Hafif capkın bakışlarda cabası.
    Hep mutlu ve keyifli bir gelecek olsun tum bebeklerimiz icin.

    YanıtlaSil

Yaşanan her an, hissedilen her duygu benzersiz ve "1" kerelik. Unutmamak için yazıyor ve paylaşıyorum...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...