Pazartesi, Şubat 15, 2010

Korkmak - Korkudan korkmak - Korkmaktan bıkmak - Özgürleşmek...

Annelik enteresan bir şey. Bebeğimin doğumunun ardından, hayatım boyunca aklıma bile gelmeyen konularda endişelenme potansiyeli kazandım. Esas konu sanırım yetersizlik duygusu ve bunun sonucunda yanlış yaparsam doğacak suçluluk korkusu...
Zihin esasen bir top yün. 
Eğer ucunu bırakırsan zihninin en karanlık köşelerinde saklanan en tozlu ya da baskılanmış duygularını bulup, bir sebep yaratıp şu anına taşıyor.
Aslında "korku" duygusunun kendisi bir mask takıp zihninde su yüzüne çıkıyor. Zihin ise geleni tanımak için adlandırıyor, mesela "Trafikte Yaralanma Korkusu" ya da benim durumumda "Çocuğuna iyi bakamama korkusu". Oysa bunlar sadece buzdağının görünen kısmı.
Geçenlerde bir akşam eskilerden bir arkadaşıma rastladım. Çok üzerine düştükleri, korkularını ister istemez yansıttıkları kızlarının daha 10 yaşına gelmeden ortaya çıkan tiklerini çözmek için psikologlarla nasıl uğraştıklarını anlattı. "Bu duyguların kökenin inmek ve çözmek lazım."dedi. Doğru dedi.
Bir şekilde ben kendimi özgür bırakmalıyım ki, karşımdaki harika varlığın benim dünyevi korkularımla kirlenmeden, bir lotus çiçeği gibi sonsuz yapraklar açarak büyümesine izin vermeliyim.
Dedi ki gene o arkadaşım, "En keyiflisi de karşında bitiveren kendine has karakterli bu insanla her gün beraber olmak." Evet, taa içimden biliyorum ki, o benden değil, ben ondan öğreneceğim. Oğlum bizden daha saf, daha özgür olmalı. Benim korkularımı tadmamalı...
Önemli olan "KORKU" duygusundan komple özgürleşebilmek.
***
Gençken ölümsüz gibi yaşadım, trafikte giderken, uçarken, yatarken, hastayken falan asla ama asla ölümü düşünmezdim. Farkettim ki gece uykuya dalarken bir kaç ay önce düşünmüşüm ki: "Bana bir şey olursa, oğluma babası aslanlar gibi hem de şefkatle bakar. Çok üzücü bir düşünce. Neden böyle şeyler zihnimden geçer ki?

Ama bu çok uç bir örnek. Gün içinde yeterince süt içmezse, yeterince uyumazsa, ilacını unutursam, ya da daha olmadan eğer başını çarparsa, durum bana yeterince yeterli gelmezse yani :) başlıyorum endişelenmeye. Küçük veya büyük korku olmasının bir farkı yok, hepsinin kökeni tek ve aynı KORKU.

Şimdi doğru hedefe kilitlenmek lazım. Gene devam etti bu konuda eksper arkadaşım: "Korkularını tek tek farkedip çözersin. Çözdüğünü zannedersin, ama aslında baskılarsın. Bu baskıladıkların sonunda daha derinde daha büyük bir sorun yumağına dönüşür. Finalde benim gibi Panik Atak olursun. Buna Anguaz da deniyor."

Hmphh...Yukunma zamanı...Durmak lazım, düşünmek lazım...

Özgürleşmek istiyorum. Korku'dan korkmamak istiyorum.
Korkularımı bir sonraki nesile geçirmemek istiyorum. Oğlumu da kendimi de özgür bırakmak, hayattan daha çok keyif almak istiyorum.
Koy ver gitsin... demek istiyorummm...:)
Der miyim, göreceğiz...
Dersem geçer oğlumla karşılıklı bir de çiftetelli oynarız belki, fotografta göreceğiniz üzere o pratiğe başladı bile:)

1 yorum:

  1. Canım kızım, gene doktürmüşsün..
    Bazı bölümleri beni çok etkiledi ve gözyaşlarıma engel olamadım.Sen herşeye yetecek,yetişecek güçte bir annesin.Yakışıklı ve dünya tatlısı harika Denizhanımız ve biricik eşinle çok uzun yıllar saglık ve mutluluk içinde tum korkulardan uzak güzel gelecek diliyorum.
    Oglusumun resmi super gene..Çok da neşeli hakikaten...

    YanıtlaSil

Yaşanan her an, hissedilen her duygu benzersiz ve "1" kerelik. Unutmamak için yazıyor ve paylaşıyorum...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...