Perşembe, Ocak 14, 2010

Oyun+Yemek = Yemek Yedirme Sanatı

Yemek yemeyen bir çocuk olarak büyüdüm. Saatlerce yemediğim yemekler  için uğraşan annem ve babam en son pratik bir çözüm bularak günlük vitamin şurubumun üzerine:
"HADİ ÖZGE, YE!" yazarak beni motive etmişlerdi, ya da etmeye çalışmışlardı. Bunu hatırlıyorum, onlar masadan kalktıktan sonra da sofrada ben, pilavım ve şurubun üzerindeki mesaj saatlerce bakışırdık:) Turuncu tupturuncu mika masamız ve benim kadar uzun oturunca insanın poposuna batan turuncu sandalyelerimiz de gözümün önünde, soğudukça sevimsizleşen pilavım da. Mutfağa es kaza gelen olursa başlardım miyavlamaya, "N'oolur, yemeyeyim, gelecek öğün söz yiyeceğim." Gelecek öğünde de aynı teranenin tekrarlandığını belirtmeme herhalde gerek yok:)


Bu konu tekrar aklıma geldi. Çünkü Denizhan çok yakında ek gıdaya başlıyor, önce meyve suları, püresi, sebze püresi, çorbası vs. liste uzuyor. Bunlar da konuşturabileceğim bir yaratıcılığım sanırım yok. Ama bir sonraki aşama olan yemek ve kendin yemek yemesi konularında bir ilham perim var: çok sevgili Ece'min annesi Nazire Teyze.



Benim gibi boğazsız kızlarına yemek yedirebilmek için bir ressam titizliğiyle çalışarak kızlarına hazırladığı tabakları anlatmıştı Ece bana. Biraz oyun gerek demek ki bize. Çok çalışmam lazım çok. 
Not: Eşim oğlumuza baktıkça, bana dönüp "Çok muzip olacak, bu çok.Belli ki işimiz var." diyor. Bana mı benzetiyor ne? Yok canım şüpheci olmaya gerek yok, öylesine ortaya söylenmiş bir laf işte...









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yaşanan her an, hissedilen her duygu benzersiz ve "1" kerelik. Unutmamak için yazıyor ve paylaşıyorum...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...