Cuma, Temmuz 30, 2010

Maziden bir terör tipi: Temizlikçi terörü...

Malum, tatildeyiz. Koşturmaca hakim. Sürekli bebek eşyası taşımalar, sahilden eve, evden sahile. Kural: bütün ama bütün oyuncak ve ıvır zıvırı alıp koca çanta sahile inmek ama illa ki o gün oynayacağı oyuncağı unutmak.
Mazur görün, düzenli bir akış olmayacak. Bir oradan, bir buradan aklıma gelenler, e-posta kutuma düşen karikatürler...

Türkiye'de sokakta hamile ve/ya yeni anneye uygulanan sözel terörün dünyada bir başka benzeri var mıdır acaba? Konuşmak istesen de istemesen de seninle sohbete başlayan hiç tanımadığın bir kadının söyleyebilecekleri mesela. Hamileyken "Senin çatın dar, doğal doğuramazsın." diyenler mesela. Kardeşim nereden anladın, gözünde X ışını mı var?
Bir de güncelliğini hiç kaybetmeyen "Daha bunlar iyi günlerin!" grubu var. En yaygın ve baskın grup bu diyebiliriz. Öyle ki modası hiç geçmeyen bir söylem bu. Tahminimce gizli gizli buluşup hem kendilerine yandaş buluyor, hem de olası kurbanlarını ve vurucu söylemlerini belirliyorlar, hem de Türkiye'nin dört bir yanında.
-Hamile misin? Bunlar iyi günlerin, bilesin! (Bunun ilk, orta ve son trimester için aynı versiyonları mevcut.)
-Yeni doğum mi yaptın? Bunlar iyi günlerin, bilesin!
-Bebeğin 0-3 aylık mı? Aman kıymetini bil, bunlar iyi günlerin.
-Bebeğin 3-6 aylık mı? Kafasını kaldırıyor mu? Hadi kıymetini bil, bu günler bitecek.
-Bebeğin sıralıyor mu? Bittin sen, son bir kaç günün, sonrasını ne sen sor, ne ben söyleyeyim.
Sormamıştım ki zaten???
Üstteki karikatür durumu iyi anlatıyor aslında. Hamile kadının t-shirtünde yazanlar: "Doğum 6 Mayıs'da bekleniyor. Kız olacak. Hayır, karnıma dokunamazsınız. Size de iyi günler."
Denizhan oldu olacak neredeyse 1 yaşında, hala bu "Bunlar iyi günlerin!" grubunun üyeleri beni farklı coğrafya ve koşullarda bulup repliklerini söylüyorlar: "Bilesin, iyi günlerin bunlar. Yakında bitecek. Öyle bir patlayacaksınız ki alimallah!" Düşün yakamdan, inanmıyorum artık size! Eskiden "acaba?" diyordum. Şimdi bana böyle bir sürü olumsuz kehanet bildirene ben de diyorum ki, "Di mi? Daha kolej sınavları, sonra ergenlik var, o bitti askerlik, düğün var. Çocuk işte, derdi bitmiyor,di mi?" Bunu diyince bir kal geliyor bu sefer onlara, nedense.
***

Bir arkadaşım göndermiş, ben kesinlikle en sağdaki olurdum:) 
Kutukafa görüp OİP'i anmamak elde mi?
Hamile Mayosu yarışması

***
Son yazılarımdan ikisinde bahsettiğim müezzin olayı aklıma başka bir şey getirdi. Doğum yaptığımın ertesi günü. Bizim temizlikçimiz "Ben bir köye kadar gidip geliyorum hemencecik." dedikten 3 ay sonra bile ortada olmadığından henüz sürekli birini bulamamışız. Bir de bekliyoruz ki geldi gelecek, eli kulağında. Baktık bebek doğdu, Gül abla hala firarda nihayet bir hanım bulundu ama ancak ve ancak doğumdan sonraki günlerde müsait. Ona da tamam dedik. Hatun kişi geldi. Son derece mutaassıp biri olduğu anlaşılıyor. Onun inancı ona, benimki bana derim zaten.
Ama o iş öyle olmadı. Denizhan 3 günlük bebek, ağlıyor da ağlıyor. Ben 3 günlük acemi anne, nedeni bilinmez ağlayan bir bebek, evde dip köşe temizlik balamış, her yer her yerde. Kadın içeriden bağırıyor, hafif azarlar bir tonda:
-Hala susturamadınız mı şu bebeyi?
Az sonra yeniden nasıl bağrınıyor ve elektrik süpürgesine rağmen kendini duyurmayı başarıyor:
-Şuncacık bebeği ağlata ağlata tükettiniz.
Ben içeride "Ya sabır!" çekip devam ediyorum. Zaten ağlayan bir bebek ve acemi anne ikilisi yeterince kaotik bir durum bir sen eksiktin be kadın diyerek.
Sonra aklıma geldi, hamileliğim boyunca da dinlettiğim "Buena Vista Social Club" cd'sini koydum ki benim için büyülü bir müziktir. Dinleyinde rahatlar, gevşer, kedi gibi olurum. Bizim Denizhan önce biraz dinler gibi olup, sonra gene çığlığı patlatınca sonunda kadın da bombayı patlattı:
-Bizim kızın ikizlerini doğduklarından itibaren ilahi ile büyüttük. İlk günden beri adam gibi oldular. Kimse seslerini bilmedi, ağlamadılar hiç. Direkt konuşmaya başlayana dek kimse duymadı sesleri nasıl. Yüce rabbimin işi işte.
Nasıl yani? Bir daha bizim eve giremedi tabi hanım. Nedir bu yahu? Bu ne baskı, bu ne hiddet? İnsanlar ne kadar anlayışsız birbirine, hele ki hamileye, yeni anneye???
Kadın gittikten bir hafta sonra bir şey daha farkettik. Bize yakın bir arkadaşımızın getirdiği bir biblolar vardı. "Beraber yaşlanın inşallah." diyerek getirdiği bir yaşlı kadın ve erkek figürü. Mıknatıslı ve öpüşüyorlar, masumca, minik bir öpücük. Hanım gitmeden bu figürleri de kütüphanenin birbirine en uzak iki köşesine yerleştirerek evimizi biraz olsun ahlaka uygun hale getirmeyi ihmal etmemişmiş.(Fotograftaki çiftin yaşlı hali- hatta tonton ve daha şirini)

Not:Müezzin kural dışı hareket ederek anneyi bu gece altetti. 5 dakika erken okudu saatinden. Ama dediğim gibi kuraldışı hareket, sayılmaz :)
Not2:Bu yazıları cep telefonu gibi minicik bir ekrandan yazmaya başlayalı beri zaten sıkışık zamanlarda yaptığım bu yazma işi iyice zorlaştı. Bugün bir pc'ye kuruldum istisnai bir durum olarak. Bir de yazılımların birbiriyle dost olmamasından dolayı eksik kalıyor yazılar, fotograf ekleyememiyorum misal. Görüntüleme ekranı da küçük olduğu ve içinde kaydırma yapmadığı için metinin giriş-gelişme-sonuç bölümlerini iyice dağıtabiliyor, sonra da edit edemiyorum?
Konuyu biraz araştırıp, uygun ara yazılım arayınca gördüm ki sırf bu nedenle google ve apple saydıran pek çok milletten sayısız blogger varmış meğer, geçmiş olsun hepimize şimdilik:) Fotografları ara ara bağlanıp sonradan yazılara monte etmeye devam edeceğim herhalde.

8 yorum:

  1. Sana inanmıyorum, bütün bunları telefondan mı yazıyorsun?? Azmin hayranım, ben standart email yazmaya bile üşeniyorum desem:))

    YanıtlaSil
  2. :)) hahha!! harikaymış o kutukafalı karikatür gerçekten:) tam benlik tam!!
    iyi tailler size:))

    YanıtlaSil
  3. Karikaturler supermis :) Ilkindeki elbiseden benim de almam lazim :)

    YanıtlaSil
  4. @Mutlu'cum pc buldum bu sefer:)Arada yazı metinleri kafamda uçuşuyor ama tesis yetersizliğinden (aslında yazlıkta laptop'u aç, bağlan tembelliğinden) yazılar uçumakla kalakalıyor:)
    @OİP sizlere de tatiller:)
    @BB mutlaka böyle bir tshirt yaptır, aklım olsa ben yaptırırdım:)

    YanıtlaSil
  5. Gerçekten telefonla mı yazıyorsun ?? :))))
    Herkes her zaman sokakta çok bilir.i. sen çocuğunu kaldırım kenarında buldun ya!! ben artık böyle cevap veriyporum" çocuk benim değil bebekken kaldırımda buldum " diye bön bön bakıyorlar.. iyi niyet bir yere kadar umurumda değil :))

    YanıtlaSil
  6. @Ayça sen benden cabbar çıktın, alemsin ve çok çok iyi fikir:)

    YanıtlaSil
  7. "O bunlar iyi günler" i çözdüm ben sanırım artık.

    Sanırım şöyle oluyor, sen bir derdini söylüyorsun, ya da o döneme dair bir durum eski günlerini çağrıştırıyor, ama bu anne tayfası hep günü kurtarma derdinde ya, ööyle maziden bir şeyler hatırlıyor, evet, gaz, toz, hmm, neydi neydi, hatırlayamıyor. Bak diyor içinden geldi geçti, ne boktan şeylerle uğraştık, şimdi ne diyeyim ben bu kadına? Hah, "bak bunlar iyi..."

    YanıtlaSil
  8. Damla'cım haklısın, maksat muahbbet derken farketmeden can sıkmak da olabilir:) Bir de "Ben bilirim hakim" sanırım.Malum sahilde bile yabancı tursitin çocuğunu dürtecek annelik güdüsü var bizim memleketin annelerinde.

    YanıtlaSil

Yaşanan her an, hissedilen her duygu benzersiz ve "1" kerelik. Unutmamak için yazıyor ve paylaşıyorum...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...