Aman be güzel kediciğim, içim sıkıldı gene. Bu çok bilmiş anan "Bu dünyaya çocuk getirilir mi?" söylemlerimi 20'lerin ortasında söyleyemez olmuştu oysa.
Da bu politikacılar yok mu, her dönem daha da kendilerini aşarcasına insaniyetten, medeniyetten koşar adımlarla uzaklaşan meclis yok mu. Suçlu hissediyorum zaman zaman, böyle bir dünyayla bir gün tanışacağın için...
İstiyorum ki Türkiye bir anda öyle bir aydınlanma çağına girsin ki bugün Siirt'te olan şeyler gelecekte gazete haberi olarak bile siz temiz zihinlerin karşısına çıkmasın...Bilgelik yağmurları yağsın halkımın üstüne. Konunun ne olduğunu yazmaya elim varmıyor, kusura bakma, burada arşivde duruyor.
Emre Kongar'ın Cumhuriyet gazetesindeki Aydınlık isimli köşe yazısından alıntılıyorum:
Başbakan’ın 23 Nisan’da Başbakanlık koltuğuna oturan öğrenciye söylediği sözler tüylerimi ürpertti:
“Yetki artık senin. İster asarsın, ister kesersin. Her şey sende!” *
İşte bu sözler, Atatürk'ün çocuklara armağan ettiği bugünde edilen bu talihsiz kelimeler sizlerin zihnindeki dehlizlerin ne denli karanlık olduğunu anlatıyor bana. İçimi kurutuyor.
Sonra diyor ki içimdeki ses bana "Hala üzülmen, hala olanlara şaşırman da çok komik. Belli değil mi nereye gidiyoruz?
Sahi nereye gidiyoruz?
Yurdumdan başka 23 Nisan haberleri için:
- Burada Gaziantep'teki 23 Nisan kutlamalarında öğrenciler protokoldekilere kendi elleriyle çay servisi yapınca tuhaf görüntüler ortaya çıktı..
Not:İçiniz sıkılıyor, mideniz buruluyorsa Bach'ın şu parçasını dinleyin, içiniz temizlensin. Bu yazıyı yazdıktan hemen sonra Papatya'nın blogundaki bağlantı sayesinde dinlediğim bu müzikle ruhum duruldu...
(*) Emre Kongar'ın yazısı Türkiye’de Otoriterliğin Temelleri: Aile ve Eğitim'in devamını burada okuyabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yaşanan her an, hissedilen her duygu benzersiz ve "1" kerelik. Unutmamak için yazıyor ve paylaşıyorum...