Salı, Ağustos 10, 2010

Sahilde 3 - Sahilden Kız Kaçırma

Denizhan yürümek konusunda pek temkinli. Ancak yumuşakça olan zeminlerde ayağa kalkıp o artık yanmış tombik bacaklarını titrete titrete adımlar atıyor. Sonra puff popo üstü düşüyor:) Ayakta kalkmak hoşuna gidiyor ki süreyi uzatmaya çalışıyor.

Saraydan Kız Kaçırma'nın bizim sahil versiyonunu yaşadık dün. Günde iki kere sahile gidince, bir de bebek olunca sahildeki herkesle ve özellikle küçük çocuğu olan anne-babalarla tanışıyorsunuz. Acaip bir sosyal çevre ediniveriyor, tüm çocukların da ablası, teyzesi oluveriyorsunuz.
Öğleden sonraki deniz sefamızda Denizhan'a yardımcı ablamız da geliyor. Hem kendi de denize giriyor, hem ben yorulunca o oynuyor.
Gene bu sahilde tanıştığımız hanımlardan biri ve annesi uzun zamandır bizim yardımcı ablamızı gözetlerlermiş. Arada sohbet edip hal hatır sorduğumuz bu insanları bizim ablamızla sahilde uzun uzun sohbet ettiler dün, bizden 4 şemsiye uzakta diyeyim. Daha doğrusu sohbet ediyorlar zannettim. Meğerse "gel bizimle çalış, biz yardımcımızdan memnun değiliz." diye aklını çelmeye çalışırlarmış.

Şaşırdım gene. Aklıma gelmez kendi çıkarım için başkasına zarar verecek şeyler. Kaldım. Gidip iki kelime laf etsem dedim, vazgeçtim, faydasız, neye yarar? Muhtemelen sahilden kız kaçırmayı düşünüp, gözümün içine baka baka yapan, laf cambazlığında da benden üstündür. Boşverdim. Ama canım sıkılıyor insanın insana ettiğine edebileceğine, ayrı.

2 yorum:

  1. Çok komik! Amerikan dizilerinde gördüğüm birşeydir: oyun parkına gidip dadı, abla ayartmak. Onlar da cok dizi seyretmiş belli ki!

    YanıtlaSil
  2. Ha ha, çok haklısın:) Ne de olsa küçük amerika olmayı 1950'lerden beri hedefleyen bir milletiz!

    YanıtlaSil

Yaşanan her an, hissedilen her duygu benzersiz ve "1" kerelik. Unutmamak için yazıyor ve paylaşıyorum...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...