Ben Denizhan'ı oyun parkına mümkün değil bırakamıyorum. Benim dışımda kim bıraksa tamam. Ama ki evde yalnızız, tuvalete gideceğim, yemeğe 2 dakikacık bakacağım, "Oğlum oynasan burada?" , yok, ne mümkün, ağlıyoruz, hem de çok ağlıyoruz. Ama 2 dakika?
Babası bir çözüm buldu. Music Together'dan çıkışta arabayı Göztepe Parkı'nda bırakıp, "Aaa şuraya da bakalım, bir de şuraya." diyerek tee Caddebostan'a yürüdük. Babası bu yukarıda anlattığım duruma çare olarak 200 topu yüklendi ve o sıcakta aynen geri yola koyulduk. Ağır değil ama çok hacimli yük, en son sırtına vurdu: "Bitmez benim bu Cevat Kelle'liğim!" diye diye döndük:)
Ne oldu sonuçta? Bizimki başkası oyun parkına koyunca gene oynuyor.Iııh, ben koyunca gene girmiyor içine... Ağlasak mı, gülsek mi? Ne umutlarımız vardı toplardan yana:)
Bu karikatür de bugün mail yoluyla geldi, çok güldüm, Latif Demirci'nin herhalde:
Henuz anneden ayrılmaya hazır degiliz galiba, biraz daha zaman ve sabiiiiir :) O topları agzına goturen elleri de yerim ayrica :)
YanıtlaSilBanu'cum haklısın, sabır tabi.
YanıtlaSilBu arada elimde düşeş, az kullanılmış 200 top var, ilgilenir misin:P