Pazar, Şubat 13, 2011

İskandinav'ları seviyorum!

Son dönemde Danirmarka'da çıkan ucu ırkçılığa varabilecek söylemleri bir kenara koyun. Bizim ülkemizde aşırı fikirler yok mu? Yüksek sesle ve fütursuzca dillendirilen "Bizden olmayan yokolsun/gitsin!" söylemleri bizde de var, dürüst olalım. Bu ön notun ardından tekrarlıyorum:
Ben İskandinavları seviyorum! 
Hayat tarzlarını, insanca yaşamalarını, doğaya saygılarını...
Bu kültürle ilk tanışmam daha mimarlık öğrenimi görürüken 17'li yaşlarımda olmuştu. Sade, fonksiyona yönelik, doğal malzemeyi önde tutan, avangard, yenilikçi ama zorlama olmayan yumuşacık bir tarz hissetmiştim. Ve farklı bir tasarım dilini.
Sonra IKEA geldi hayatlarımıza, yakın zamanda da H&M:) E tabi bunlar daha kitlesel tüketime yönelik, popüler örnekler olsa da bu farklı yaşam tarzının ipuçlarını görebiliriz ürünlerinde.
Daha önce şu yazımda bahsetmiştim, son 30 yıldır yapılan araştırmalarda dünyanın en mutlu insanları da hep Danimarka'lılar çıkıyormuş diye.
Şimdi tesadüfen iki ayrı blog yazarı anne farklı(?) yönleriyle ele almış İskandinavları.
Bahsetmek istediğim ilk yazı kendisi de bir eğitimci ve anne olan Aylin'in Finlandiya'daki az saatli, bol oyunlu, çok verimli eğitim sistemini (Top Ranking Education Method diyor) anlattığı yazısı, burada. Çocukların 6 yıl boyunca tek öğretmenle öğrenim görmesi, öğretmenlerin yüksek eğitim düzeyi, özgürce öğretmeleri, eğitimin evin bir uzantısı olarak görülmesi, oyun saatlerinin uzun ve sık oluşu gibi pek çok nokta var dikkatimi çeken. Aylin bu videolardan ilkini facebook'da paylaştığında "Eğitim mağduruyuz diye sığınma hakkı talep edelim!" demiştim:)
İkincisi paylaştığı etkinliklerle ilham veren bir başka anne yazar olan Nezihe'nin bahsettiği Danimarka'da bir çocuk kütüphanesi. Tasarımına hayran olmamak mümkün değil. Benim de ellerim kaşındı proje yapmak için. Anne olduktan sonra insan çocuklar için de üretmek için özel bir arzu duyuyor sanırım:)
Veee ek olarak Banu anne'nin örnek verdiği Türkiye'den başarılı bir çocuk kütüphanesi.

Son söz olarak bir gün bu memleketlere gidebiliriz diye düşünüyor, hissediyorum. Eşimin işi çok uluslu bir şirkette olduğundan, ben de artık web tabanlı çalışmak istediğimden, oğlumuz D biraz daha büyüyünce gidip oraların temiz havasını içimize çekebilir, fiyordlarda güneşlenebiliriz. Güneşi özlerim gibi gelse de, küresel ısınma sayesinde Karadeniz önümüzdeki 20 yıl içerisinde Akdeniz'e döneceğine göre buralar da daha çok ısınacağından bu konuyu çok dertlenmiyorum:)

3 yorum:

  1. Ben de 18 yaşımdayken 1 sene Norveç'te AFS ile okula gitmiştim..O kadar içime işledi kii..Herşeyi düzenli kurallı hayat kolay eşit özgür..Bir sorun alkol ve uyuşturucu yaşının düşük olması..Onun dışında herşey harika tam yaşanılacak yer..

    YanıtlaSil
  2. Amanın Özge'm sende mi gitmek istiyorsun:) Ben de gitme peşindeyim.. Çocuklar için hem de en çok.. özellikle okul, sınav çok koyuyor bana

    YanıtlaSil
  3. @ECOS yerinde deneyimlemek de farklı olmalı:)
    @Deli Anne'm ben farklı kültürleri tanımayı, gezmeyi çok severim. De eşin ve senin gibi hop burada, hop st.petersburg'da kadar partik bir şekilde hızlanmamız zor görünüyor:)

    YanıtlaSil

Yaşanan her an, hissedilen her duygu benzersiz ve "1" kerelik. Unutmamak için yazıyor ve paylaşıyorum...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...