Pazar, Ocak 02, 2011

Yeni yıl kutlaması ve Pandora'nın kutusu...

Ali ile biraz izole bir hayat yaşıyoruz Denizhan aramıza katıldığından beri. Ne yalan söyleyeyim bunun için onu suçlamak haksızlık olur, bu ana baba olarak bizim seçimimiz. Hala süt emdiği, önce bakıcıya emanet edemediğimiz, ardından bir futbol takımı kadar bakıcı değişmesi sonucunda (Burada ağlanmadım ama bir türlü oturtamamıştık bu bakıcı işini. İşe dönebilmek için önce bunu çözmeme gerekiyordu.) bize/bana bağımlı olduğu için başka bir çözüm üretemedik - dışarı çıkmamaktan başka.
Sonuçta geçen yılbaşı Ali'nin ailesi bize gelmişti. 7'den 70'e tabu oynayarak eğlenmiştik. Sessiz, mütevazı bir geceyi kabul ettiler, sağ olsunlar:)
Bu sene de Ali'nin annesinin evinde buluştuk. Biraz titrek gittik buluşmaya. Ne yapacaktı Denizhan gece boyunca? En geç 8:30 dedin mi yatağa düşen bizim küçümen bu gecenin temposuna dayanamazsa döneriz dedik.  Şaşırttı bizi. Gece boyunca eğlendi, oynadı, dans etti, gülümsedi. 11:30 gibi pili bitince biz de uzatmadık artık, aldık kolumuzun altına miniğimizi evimize döndük. Yolda sızdı- doğal olarak. Biz de onu yatırıp, kayın validemin her sene adet edindiği üzere bizim yanımıza katıp gönderdiği Nar'ımızı kırdık kapı eşiğinde. O Nar ki bir bereketli çıktı, çözemediğimiz şekilde bütün eve yayıldı damlaları. E ben bunu binbir özenle lavaboda kırmıştım, temizce servis yapıp, yiyip, çöplerini de atıvermiştim titizlikle. Bazen şu Harry Potter'daki ev cinlerinden birinin bizim evde saklandığından şüpheleniyorum. Sonuçta sabah görünce mor lekeleri, yeni yılın ilk sabahında pas pas yaptım. Şimdi umarım bu tüm sene boyunca paspas yapmam gerekmez:)
Esasında bu gece merakla beklediğimiz bir başka husus vardı. "Kara kutunun sırrı ortaya çıkacaktı!"
Duymuşsunuzdur, kimi zamane hekimleri çocuklara 2 yaşına dek TV seyrettirmiyor  ve benim de aklıma yatan gerekçeleri var. En azından bir şey kazandırmayacağına inanıyoruz ki bu konu karı-koca Berlin Duvarı gibi tek gövde durduğumuz nadir hususlardan. (Aslında diğer konular göz önüne alınınca Ali ile benden oluşacak mecazi bir ebeveynlik duvarı olsa olsa denizden çıkan bir süngere benzeyebilir, delik deşik ve olmayacak yerlerde eğilip bükülmüş:) ) Nitekim Denizhan ayaktayken TV açılmaz bizim evde. Ziyarete gittiğimiz yerlerde de rica ediyoruz. Restoran-Cafe'lerde biraz görüd tabi bu güne dek ama hiç yakından ve uzun uzun inceleme fırsatı bulamamıştı. Sanırım NTV'de bir klasik müzik konseri ile başladı akşamımız. Bizimkinin ağzı şaşkınlıktan açılıp, çenesi yerlere düştü. Ardından ekrana gidip Orkestra şefinin kıvırcık saçlarını okşamak istedi. İlk dakikalarda radyasyon cart curt demedim, ellemesine izin verdim ki anlasın ortada 3D bir durum yok, holografik de değil:) Sonra giderek ilgisini kaybetti. Tam da umduğum ve aslında umut ettiğim gibi. Bakalım böyle devam eder inşallah. Böylece gittiği tüm evlerde gördüğü kara kutunun sırrı çözülmüş ve belki de pandora'nın kutusu açılmış oldu sanırım:)

1 yorum:

Yaşanan her an, hissedilen her duygu benzersiz ve "1" kerelik. Unutmamak için yazıyor ve paylaşıyorum...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...