Pazartesi, Ekim 18, 2010

Anahtarcı...

Küçükken ve sonra da ergenlikte aslında Batı Dünyası'nın ürünü korku filmleri ve kitaplarını okuyup korkmayı severdim. Şimdi ne gereksiz desem de, o dönemde adrenalinin vücudu yıkaması gençlere hoş geliyormuş işte. Bizimki de o hesap. Yerli olarak Gulyabani, ithal olarak Bogieman, ya da Candyman vardı arılara dönüşüp silip süpüren, ıyyyk. Aynı merakı şimdiki gençlerde de görüyorum, bizimki genç olana kadar neler, neler değişir kimbilir. Hah, bir de 2012'de göktaşı olayımız var, bakalım?
Denizhan her geçen gün sadece bedensel olarak değil, zihinsel olarak da değişiyor. Oyuncak bir çadırı vardı hani, bir kaç yaz öncesi babasıyla beraber başlarını soktukları, işte o çadıra ait bir plastik renkli anahtarlık var. Anahtarlığın ucunda kare, daire gibi temek geometrik şekiller. Bizi gözlemlemiş, elindekilere bakmış ve bu çadıra ait şeyin anahtar olduğunu ve sokak kapısında kullanılabileceğini keşfetmiş! Ardından böyle gerine gerine uzanıp anahtarın deliğine kapıyı kilitler/açar gibi hareketler yaptı. Baktı benim çok hoşuma gitti, önce 2. resimdeki gibi bir selam çakıp, bir canavar misali, teşbihte hata olmaz, neredeyse bir Bogie Man gibi*  kamerayı yemeye yeltendi.
Aman her yerimiz düzgün sanki de bu eksik. Bu yazıyı da bağlamıyorum, böyleyken böyle oldu işte :D
(*)Bu italik yazılı cümleyi kafamda buraya yazdım zannedip, yazıda zayıf da olsa bir bağlantı var zannederken, zzzt, AyçA'ya yakalandık. Kolay Referans için bakınız bu yazının ilk yorumu:D

2 yorum:

  1. :))))
    akıllı velet işte ne istiyosun :) korku filmleriyle çadır anahtarını ben de bağlayamadım hatta :D

    YanıtlaSil
  2. Haklısın, yazıya yazdım zannedip, kafamda döndürmüşüm cümleyi. Yorgunum breh! Bakınız yazı altındaki dip not:D

    YanıtlaSil

Yaşanan her an, hissedilen her duygu benzersiz ve "1" kerelik. Unutmamak için yazıyor ve paylaşıyorum...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...