Salı, Aralık 21, 2010

@Antalya

Pegasus'un bir kampanyasından yararlanıp gidiş-dönüş 100TL'ye bilet aldık, istikamet Antalya.
Arkadaşım Ece çok uzun zaman önce değil, daha 16 Kasım'da Antalya'da denize girmişti. Onun o gün gönderdiği bikinili resmini gördükten sonra artık emindim, Antalya tatilimizde hava süper olacaktı, olmalıydı, içimden bir ses öyle söylüyordu.
Meğerse Ali her Antalya'ya gittiğinde kötü hava götürürmüş. Gene makus talih gerçekleşti. Deli bir yağmur, camlara vuran dolu. Böylece hava koşulları nedeniyle "düşündüğümüz/ hayal ettiğimiz üzere" arkadaşımızın ailesinin orman kenarındaki köy evinde kalamadık. Gene de babasının yaptığı yemeklerin tadı hala damağımızda. Bu şekilde bizimkinin tam bir somon balığı canavarı olduğunu farkettik.
İlk iki gece manasız bir şehir otelinde kaldık. İsmi meşhur, kendi fena artık gözümde. Bebek yatağı neredeyse inşaat demirinden yapılmıştı. Hadi Denizhan'ı koruduk derken, ben kendimi bu yatakla sakatladım?
Son 2 gün tarih turizmine noktayı koyup, daha önce pek bir anlamsız bulduğum Her Şey Dahil tatil köylerinden birine yerleştik. Çocukla beraber her şey farklı görünüyor. Aslında hiç de fena değildi yani??? Havuz, çimler, açıkhava ile çoştuk, eğlendik.
Ali de ben de "denizsever" olduğumuzdan Denizhan hep ve sadece denizde yüzmüştü. Bu sefer havuzu deneyimledi. Suyu seviyor vesselam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yaşanan her an, hissedilen her duygu benzersiz ve "1" kerelik. Unutmamak için yazıyor ve paylaşıyorum...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...