Öncelikle bir konuda anlaşalım. Fotoğrafın konuyla ilgisi yok! Fotoğrafları ekleme sebebim, her zaman sorumluluk hissettiğim :P okur kitlemin zaman zaman "Yazmayacaksan bu sanal alemde boş yere blog işgal etme, günahtır. En azından oğlanın resimlerini koy, bre insafsız!" şeklindeki baskılarıdır.
Dnzhn'in geçen hafta çektiğim bu resmini görür görmez Ağlayan Çocuk geldi aklıma. Bruno Amadio isimli ressamın yaptığı düşünülen Ağlayan Çocuk tablosunun duvara raptiyelenmiş takvim kağıdına bir versiyonu, benim çocukluğumda hemen her bakkal, ayakkabıcı ve muadil küçük esnafta vardı - ki ben nedenine pek akıl sır erdiremezdim.
Girizgah geyiğini atlattığımıza göre başlığa dönersek:
Poşetsiz bir hayat...
Mümkün mü? Aslında bu şekilde yaşamayı seçenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Gönül ister ki sivil toplum bu sefer hükümetlerin politikalarını, global şirketlerin satış yöntemlerini değiştirebilsin.
Bu blog plastik poşetsiz yaşamı özendiriyor: http://pazarfilesi.blogspot.com/
Bu blogun yazarı da plastik poşeti bırakma kararını anlatıyor :http://ge-ce.blogspot.com/20,09/11/posetsiz-alsveris.html
Sen neredesin derseniz? Şimdilik çarşamba günü yaptığım haftalık pazar alışverişini file ve bez çantaya geçirdim. Bunun dışında alışveriş yaptığım dükkanlarda da "jest olsun" diye yaptıkları gereksiz poşet veya kaplamaları yapmamalarını rica edip, mümkünse ürünü direkt çantama atıyorum.
Doğada çözünür çöp poşetlerini kullanmaya başlamamız ise Ali'nin fikriydi.
Utangaç bir gülümsemeyle kabul ediyorum ki, bebek bezi kullanarak çöplüklerde yarattığımız dev tepelerin yanında bunlar minik adımlar aslında. Olsun, minik de olsa bir kaç adım.
Not: Denizhan geri geri emeklemeye başladı. Düşündüğünüzün aksine bu durum onu mutlu etmiyor. Çünkü emeklemeye başlamasının sebebi gözüne kestirdiği objeye ulaşmak. Oysa geri geri emekleyince hedefinden giderek uzaklaşıyor. O da buna çok ama çok bozuluyor :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yaşanan her an, hissedilen her duygu benzersiz ve "1" kerelik. Unutmamak için yazıyor ve paylaşıyorum...