Perşembe, Aralık 30, 2010

Şşşşt, çalışıyor!

Denizhan bu yılbaşına özel bir anı üzerinde çalışıyor. Ses çıkartmayın!
Not: Bu fotoğrafı özellikle kesmeden, biçmeden koydum. Koca adam gibi otursa da, evde birey olarak kabul görse de, benim minik şampiyonum minik daha, küçümen:)

Çarşamba, Aralık 29, 2010

Çakma Yılbaşı Ağacı

Yok, yok, yok!!!
Geçen sene aldığımız, pek bir Çin menşeili, bir o kadar ucuz ama bu denli şirin Plastik Çam'ımız yok! Aramadığımız köşe bucak, açmadığımız kutu yok. Gitmiş bu evden o kesin. Nasıl, ne zaman, o belirsiz? Benim şu anda da tam göbeğinde olduğum bir atma krizi sırasında mı şutlandı, yoksa ne oldu?
Neyse, bugüne kadar direnmiştim yenisini satın almamaya, boşa para vermemeye. Oysa ki pek heveslisiyim süslemenin, Denizhan'la süslemenin hatta:) E bu saatten sonra da almak günah.
Ben de evdeki duvar süsünü gözüme kestirip süsledim, bir gelin başı misali. Olmuş mu?
NİCE YILLAR! Tüm dilekleriniz gerçek olsun. Sağlık, mutluluki huzur, başarı, artık ne istiyorsanız.

Ben de bu sene Ayça'dan heves (bu sene yapmamış ama ossun) bir dilek listesine kalkışsam:
1-Bol keyif.
2-İş'te yeni açılımlar. (Esnek çalışma saatleri, bol manevi tatmin, pazarlıksız, ucuzcu, sonradan görme ahlaksızlığında olmayan insanlarla beraber keyifli kazanç.)
3-Yeni bir ev. (Soğuyan havalarla beraber kışın aydınlıktan evi basan kömür sobası dumanı (Yazın mangal dumanı) ve is, banyoda önüne geçemediğimiz nem sonucu küflü duvarlar, bu nem ve küfün ardından bizim yatak odamıza ve şimdi Denizhan'ın odasına sirayet etmesi, haftada 3 gün çöp toplanması vs. vs. biraz yorulduk.)
4-Para, para, para
5-Daha çok gezmek, yurtiçi, yurtdışı allah ne verdiyse. Varış noktaları çok sefil, çok sıcak olmayan her yer. İspanya'ya bir de Ali ile gitsek?
6-Daha rahat, içinden tren geçen bir KadıN olmak istiyorum.
7-Daha rahat, içinden tren geçen bir AnnE olmak istiyorum. Öte yandan çok iyi araştırıp, düşünüp karar verdiğim "oğlumla ilgili kararlarla ilgili" sürekli monolog olarak fırça yesem bile kararlı olmak istiyorum.
8-Biraz ev halinden arınıp, eskisi gibi daha giyimli, süslü, püslü olmak istiyorum. (Eşofman'ın bir üstü süslü şu an benim için.)
9-Yeni yılda Ali ile son yıllarda hızlanan beyaz saç popülasyon artışımızı yavaşlatalım. (Ne diyor Hastalıkların Zihinsel Nedenleri'ni yazanLouise Hay abla beyaz saç için: Gerilim. Baskı altında olduğuna,fazla zorlandığına inanma. E doğru, zaten neye inanırsak o değil miyiz:( )

Not:Bu arada uzun zamandır makas değmeyen saçlarımı bugün yıllardır kesimlerine bayıldığım arkadaşım Pınar'ın kuaförüne emanet ettim. Sonuca da bayıldım. Artık köylü güzeli mi dersiniz, Rapunzel mi artık bilemem, uzuuun saçlar şeklinde dolaşmıyorum. Görürseniz sokakta tanımamazlıktan gelMEyin:)

Salı, Aralık 21, 2010

@Antalya

Pegasus'un bir kampanyasından yararlanıp gidiş-dönüş 100TL'ye bilet aldık, istikamet Antalya.
Arkadaşım Ece çok uzun zaman önce değil, daha 16 Kasım'da Antalya'da denize girmişti. Onun o gün gönderdiği bikinili resmini gördükten sonra artık emindim, Antalya tatilimizde hava süper olacaktı, olmalıydı, içimden bir ses öyle söylüyordu.
Meğerse Ali her Antalya'ya gittiğinde kötü hava götürürmüş. Gene makus talih gerçekleşti. Deli bir yağmur, camlara vuran dolu. Böylece hava koşulları nedeniyle "düşündüğümüz/ hayal ettiğimiz üzere" arkadaşımızın ailesinin orman kenarındaki köy evinde kalamadık. Gene de babasının yaptığı yemeklerin tadı hala damağımızda. Bu şekilde bizimkinin tam bir somon balığı canavarı olduğunu farkettik.
İlk iki gece manasız bir şehir otelinde kaldık. İsmi meşhur, kendi fena artık gözümde. Bebek yatağı neredeyse inşaat demirinden yapılmıştı. Hadi Denizhan'ı koruduk derken, ben kendimi bu yatakla sakatladım?
Son 2 gün tarih turizmine noktayı koyup, daha önce pek bir anlamsız bulduğum Her Şey Dahil tatil köylerinden birine yerleştik. Çocukla beraber her şey farklı görünüyor. Aslında hiç de fena değildi yani??? Havuz, çimler, açıkhava ile çoştuk, eğlendik.
Ali de ben de "denizsever" olduğumuzdan Denizhan hep ve sadece denizde yüzmüştü. Bu sefer havuzu deneyimledi. Suyu seviyor vesselam.

Çarşamba, Aralık 01, 2010

Aylar sonra...

Bir sürü anne blogu var. Bir kısmı keyifli, bir kısmı hep drama (onun çocuğundan daha büyük derdi olan/dert veren çocuk yok hayatta)bir kısmı çok bilen (mık mık vık vık, ben yaptım, ben ettim, en iyisini ben bilirim, tüm dünyanın benden öğrenecekleri var.). Ben kendi kendime, "Canım blogum aslında bunlardan hiçbiri." zannederken aslında hepsi muhtemelen:) Gene de Drama Kraliçesi olmamaya çalışıyorum sevgili okur:) Bir de Herşeyi Bilen Kadın olmamaya- ki bu ne denli zor bilemezsiniz, hele ki kızlık soyadınız "Özbilen" ise!
Bir çok konuda bugüne kadar sadece kendi perspektifimden seçtiklerimi yazdım. Taraf/takım tutar gibi yapmamaya çalıştım. Yani ben sadece Normal doğumu tecrübe etmişken sezaryen üzerine yazmak biraz zorlama ve manasız olmaz mıydı?
Amaaa bir konu var ki hiç tevazu gösteremeyeceğim. O da doğum fotoğrafçısı seçimim! Zira sonradan bu zat-ı şahane bir de benim model annem de olmasın mı? (Şimdi kendi okusa böyle yazmamı istemez, utanır. Senin bu işte günahın yok ki? Seni ben seçtim, ben!) Oh ne ala, bir taşla kaç kuş:) Bu rol model konusunu başka bir yazıya saklıyorum. (Bu sakladıklarımın Taslaklar'da hep turşusunu kuruyorum da; bu sefer gerçekten sözümü tutarım inşallah.)
Tesadüfen az önce yukarıdaki fotografı buldum. Mevlüdde çekilen bu fotoğraf, sünnette çekildiğimiz aynı noktada tam 13.5 ay sonra:) (Kanıtı arkadaki duvar süsü.)
Maalesef doğumda AyçA ile fotoğrafımız yok, oysa çok isterdim olsun bir adet.
İlk fotoğraf Denizhan iki aylıkken Mevlüd'ünden. Sağolsun AyçA bizi kırmayıp katılmıştı.
İkinci fotoğraf ise Denizhan'ın Sünnet Kutlaması'ndan, ona da katıldı ki aslında ne deli bir gündü. Hani Taksim'de canlı bomba patlamıştı:( O sırada kalkıp Nişantaşı'ndan geldi.
İki fotoğraf arasındaki 723 farkı bulun desem? Biraz yardım ister misiniz?
İki hatunda da ciddi kilo kaybı var. Hatta Ayça'nın Diyetisyen maceraları blogunda. Aksi yönde Denizhan'a yaramış bu geçen 13.5 ay. Bizimki Tosun olmadı ama istikrarlı da, %25 kilo persantili sabitledi, gidiyor. Boyu uzayan bebeğin kilosuna bakılmaz motto'muz!
Ama ötesi de var. İki kadın da konularında daha yetkin. Bizimle ilk normal doğum çekimini yaşayan çiçeği burnunda Doğum Fotoğrafçısı AyçA artık Doğum Fotoğrafçılığı seminerleri düzenlerken, ben  de bir anne olarak kendimi daha yerine alışmış, daha huzurlu hissediyorum. (Tabi bunun istisnaları var. Mesela 4 gece önce olanlardan sonra, ertesi gün gene kayıp bir anne, deli bir kadındım. Ne mi olmuştu? Denizhan'ın bu denli ciddi bir reflüsü olduğunu bilmeksizin- akşam yaptığım bol naneli yoğurt çorbası bize geceyi zehir etti. Meğersem Nane 1 numaralı Reflü düşmanıymış da, ben kulunuzun bundan haberi yokmuş:( Olsun bu fırtına geçici bir süreçti, gene rotam belli. (Yaz kızım, bir post da reflü okumalarını senin gibi nane saftiriği annelerle paylaşmak üzerine olsun.)
Devam edelim. AyçA'nın saçlar kısalmış, sadeleşmiş. E benimkilere de bir makas değse iyi olacak artık. Teyzeme göre köylü güzeli olmama yakındır. Erkek Rapunzeli olan Denizhan'ın da 15.5 ayda 3. saç traş zamanı geldi.
Uzun lafın kısası esasen zaman bize yaramış, 2. fotoğrafta herkes daha iyi görünüyor ve Denizhan ikisinde de isyan bayrağı açmış:) E bu fotoğralar çekilirken o kadar sabrettiğin saatler için de teşekkürler oğlum...
Not: Ali'nin büyük teyzesi, ki matrak kadındır, eski halimle (+28 kilo) yüzümü çok beğenip, özellikle yanak bölgeme cerrahi olarak bir şeyler doldurtmamı önerdi:) Ne dersiniz? (Şaka şaka, hiç sevmem, sahteyi de anesteziyi de)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...